Havza Haber Ajansı'na göre, Ayetullah el-Uzma Behçet (r.a) ibadetlerini yerine getirmek için sürekli bir çaba ve gayret içindeydi. İbadetler için zaman ayırmanın günlük işlerin yapılmasına engel olmadığını düşünür, aksine ibadet programlarının yerine getirilmesiyle normal işlerin daha hızlı bir şekilde düzenleneceğine inanırdı. Allah dostu Ayetullah el-Uzma Behçet, bu konudaki deneyimini şöyle ifade ediyordu: "Eğer ibadetleri kısaltmazsam, bir saatlik günlük işlerimi on dakikada tamamlayabiliyorum."
İbadet programı gece yarısından itibaren başlardı. Sabah ezanından önce gece namazı için kalkar, Kur'an okuyarak ve zikir söyleyerek seher vaktinin nuruyla kalbini aydınlatırdı.
Üç Ay İbadet Dönemi:
Recep, Şaban ve Ramazan aylarında Ayetullah el-Uzma Behçet’in ibadetleri diğer günlere göre daha fazlaydı. O, bu aylarda oruç tutar ve bu ayın özel dua ve amellerine büyük önem verirdi. Özellikle Seyyid bin Tavus’un "İkbalü'l-A'mâl" adlı kitabına özel bir vurgu yapar ve "İkbal'den okunacak yerleri her ne kadar okuyabiliyorsanız okuyun, uygulanacak yerleri de her ne kadar uygulayabiliyorsanız uygulayın." derdi.
Ramazan, Recep ve Şaban aylarında ibadet yapmak isteyenlere ise "İkbal, İkbal, İkbal!" diyerek yanıt verirdi; "İkbal kitabından daha uygun bir şey bulamam." derdi.
Ramazan ayında sahur duası olarak bilinen duanın okunmasına büyük önem verirdi. Her gece Ebu Hamza Sümalî duasını ve Cevşen-i Kebir’i okumayı tavsiye ederdi; bir sayfa veya bir bölüm bile olsa.
Oğlu Hacı Şeyh Ali Behçet, babasının Ramazan ayının gelmesine ne kadar önem verdiğini şöyle aktarıyor: "Babam için Ramazan ayının başlaması o kadar önemliydi ki sanki önemli bir yere gidecekti. Bizler belki Ramazan’ın gelmesi ve oruç tutmak zorunda olduğumuz için pek sevinmeyiz. Ama o, Ramazan sabahlarında ezan vaktinden önce oruca niyet ederdi. Sabah ezanına kırk beş dakika kala sofradan kalkar ve ibadetine yönelirdi.
İftar saatinde ise önce akşam ve yatsı namazlarını kılar, iftar saatinden yarım saat veya kırk beş dakika sonra sofraya gelirdi. Daha sonra babamgile yakın bir yere taşındığımızda torunları için yalnızca akşam namazını kılıp sofraya gelirdi. Sofraya oturduğunda İkbal kitabını açar ve iftardan önceki duaları okurdu.
Oruç hakkında bize şöyle derdi: 'Sadece aç kalmayın; orucun hem zahirini hem de iç yüzünü anlayın. Oruç tutarken tüm bedeninizi bu konuda eğitin; orucun tüm duyularınıza yansımasını sağlayın. O zaman insan Allah’a yaklaşır. Güzel ahlakı yalnızca Allah için yaşayın. Böylece ahlak, Allah’a ait olur.' Günah işlememeyi sıkça tavsiye ederdi ve 'Manevi konulardaki ilerlemenin ilk ve son şartı günah işlememektir' derdi."
Kaynaklar:
• Ayetullah Behçet'in Huzurunda s. 78, 85
• Ayetullah Behçet'in oğlu Hüccet-ül İslam vel-Müslimin Ali Behçet ile yapılan röportaj

Havza / Ramazan ayının gelmesi, merhum babamız için o kadar önemliydi ki sanki önemli bir yere gitmek istiyordu. Bizler belki Ramazan ayının geleceği ve oruç tutmak zorunda olduğumuz için pek sevinmiyoruxz. Ancak o, Ramazan sabahlarında ezan vaktinden önce oruca niyet ederdi. Sabah ezanına kırk beş dakika kala sofradan kalkar ve ibadetine yönelirdi.
yorumunuz